- hasret
- 阿́ is. 思念, 想念, 怀念, 盼望, 企盼: aile \hasreti 想家 sıla \hasreti 想家, 思乡 Evlât hasreti bağrını deldi. 对儿女的思念使她心碎。◇ -e \hasret çekmek 思念, 想念, 怀念: vatana \hasret çekmek 怀乡 Çin'deki ablasına iki yıldır hasret çekiyor. 两年来, 他想念他在中国的姐姐。Herkesin kendi mazisine hasret çekmesi tabiîdir. 怀旧是人之常情。\hasret etmek 使惦念, 使思念, 使怀念 -e \hasret gitmek (因未能去过向往的地方或未能见到思念的人)抱憾终身: Amerika'deki kızına hasret gitti. 他未能见到他在美国的女儿就撒手人寰。\hasret kalmak 思念, 惦念, 想念 \hasret kavuşturan 俚́ 列车 \hasret kitabını okumak 长期思念, 永远怀念 \hasreti içe çökmek 非常思念, 非常惦念, 非常想念 -in \hasretini çekmek 1) 思念, 惦念, 想念, 怀念: Gayet hisli bir adam olduğundan hasretini birlikte çekiyoruz. 他是一个非常通情达理的人, 我们都很怀念他。Uzun zamandır kızının hasretini çekiyor. 长期以来, 他一直思念他的女儿。 2) 企盼, 盼望, 渴望, 向往: Bütün dünya, barışın hasretini çekiyor. 全世界都在企盼和平。İnsan büyük şehirlerde köy hayatının hasretini çeker. 大城市的人向往乡村生活。\hasretiyle yanmak 受相思之苦
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.